Hırç û Xwezgînî

hirc u xwezginiHırç û Xwezgînî’ye gittim, (Ayı ve Bir Evlenme Teklifi – Çehov) takip etmesi zor olmadı. Metinler kısaydı zaten, temsil günü okudum; unutmadım. Salonda da en önde oturduk, sahneden yansıyan ışıkla arada metne göz atabildik. (Herkes eğlenirken biz çok “inek” bir profil çizdik.) Zaten özgün metinden çok uzaklaşmamışlar. Arada Arapça, Farsça sözcükler yakaladım, Kürtçe bildiğim tek tük sözcüğü yakaladım. Az daha dikkatli takip etsem Kürtçe bile öğrenecektim; artık kızdığım insanlara “Hırço! Hırço! Hırço!” diye bağırabilirim 🙂

Birinci perdede “Bir Evlenme Teklifi,” ikinci perdede “Ayı” oynandı (başroldeki kadın oyuncunun birinci oyunda makyajsız, ikinci oyunda makyajlı olması gerekiyordu). Aradaysa ara verilmedi, kısa bir oyun veya bir skeç sahnelendi. (Yakaladığımız sözcüklerden bunun tiyatroyla ilgili yarı kurgusal bir üst metin olabileceğini tahmin ediyoruz). Bir noktada sahneye siyahi bir oyuncu çıktı (Dawn Hannahan), “kontrol” derken şivesinin Amerikancaya çalmasından Kürtçeyi yabancı dil olarak konuştuğu sonucuna vardım; helal olsun dedim. Bu aradaki skeç elimizde metin olarak bulunmadığı için biz “Fransız” kaldık tabii, insanlar gülünecek yerlerde güldü, biz de birbirimize baktık.

Youtube’a konan fragmandan oyunun neredeyse bağrış çığrıştan ibaret olduğu izlenimini edinecek insan, ama öyle değildi tabii. Bir tek Beritan Erdal Ayna’nın titreme nöbetlerini biraz abartılı buldum. Bunun bir 19. yüzyıl metni olduğunu da unutmamak gerekir; duygular düşünceler çok açık seçik ifade ediliyor, herhangi bir muğlaklığa yer yok, mizah zıtlıkların ironisinden çıkıyor. Baran Demir’in performansı diğerleri arasında en rahat olanıydı. Canlandırdığı karakterin öfkesi, kaba sabalığı çok sahici yansıtılmıştı (burada bir ima yok!) bir de 15 dakika önce misojinist ifadelerle küçümsediği kadına “mertliği” ve cesareti sayesinde sırılsıklam aşık olması icap ediyordu; duyguları yapmacık görünmediğinden hiç sakil durmadı bu 180 derece dönüş.

Facebook’tan öğrendiğim kadarıyla Teatra Sî Kürtçe Tiyatro atölyesi düzenliyormuş. Türkiye’de tiyatronun popülerleşmesi açısından olumlu bir gelişme (hani şimdi şehirli orta sınıfların ilgilendiği bir “yüksek sanat” olarak görülüyor ya); belki bu atölyeden çıkan oyunları Anadolu illerinde sahneleme fırsatı bulurlar. Kürtçe dili ve Kürt kültürü sıklıkla kırsal kesim halk kültürüyle bağdaştırılıyor – bunun kırılmasına da faydası olur şüphesiz Kürtçe tiyatronun yaygınlaşması. Hem Kürtçe kültür sanat ürünleri ne kadar çoğalırsa dilin Türkiye genelinde kamusal alanda meşruiyeti o kadar pekişir. (Amerikalı görme engelli arkadaşım İstanbul’a geldiğinde sokakta Kürtçe konuşulduğunu duyduğumda kendisine haber vermemi rica etmişti, üç-dört gün gezdik şehrin kalabalık semtlerinde, maalesef yalnızca kaldığımız apartmanın yanındaki inşaattan duyabildik Kürtçe konuşma sesini.) Belki deneysel metinler üzerinde de çalışırlar; dili bir güzel yoğururlar, çok çeşitli kültürel göndermelerle beslenmesine, sözcüklerin çağrışım katmanlarının artmasına katkıda bulunurlar. Ne güzel, ne güzel…

Bu yazı Türkçe içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

4 Responses to Hırç û Xwezgînî

  1. Recep dedi ki:

    Bu güzel yazı için, teşekkürler. Eline koluna yüreğine sağlık.

  2. Recep dedi ki:

    Oyun aslında, üzerinde baya oynanmış(Kürt mizahi üzerine) bir oyun. ‘Tütünün Zararları’

  3. Geri bildirim: | Mimesis

Yorum bırakın